“`html
11.10
“BEN BU YAPIDAN HABERDAR DEĞİLDİM, DAVET EDİLDİM”
Keşfettiği iddialarına katılmayan Fırat Sarı, kendisine yönlendirmeler yapıldığını belirterek, “112 acil nakil sistemi oldukça yetersiz. Bekleme süresi genelde 4-6 saat arası. Bu, yenidoğan bebekler için çok kritik bir zaman dilimi. Üzerinde durdukları usulsüz nakil iddialarına rağmen, o tıp merkezinden bebek kabul ettim. Reyap Hastanesi’nde etkili hizmet sundum. Minik hastalarımı başka hastanelere sevk için farklı teklifler aldım. Ben bu yapıyı keşfetmedim, davet edildim. İlker ile aramızda uyum sağladık; o da benim gibi katkı sunmakta. Zamanla başka işletmeler de kuruldu fakat sürekli bize teklif aldık. 112 dışındaki tıp merkezlerinden güvenilir şekilde hastalarımı kabul ettim, o dönemlerinde para talep etmedim. Ancak sonrasında, işinin ehli insanlarla anlaşmak zorunda kaldık. Emrah ile başlamıştık ama işlerimiz bozulunca Mert ile yollarımız kesişti.” dedi.
10.50
“HER ŞEYİ AÇIKLAYACAĞIM”
Davanın altıncı oturumu, örgütlü suç örgütünün lideri olduğu iddia edilen tutuklu sanık doktor Fırat Sarı’nın savunmasıyla başladı.
Sarı, “İki ay önce savcıyla olan gerginlik nedeniyle avukatlarım ayrıldı, ardından memleketimden iki avukat benimle birlikte olmak istedi ama hazır olmadıklarını söylediler. Ama elimden geleni yaparak savunabilir hale geleceğim.” şeklinde ifade verdi.
“Buraya gelmekten başka bir beklentim kalmadı. İstediğim sadece gerçeği anlatmak.” diyen Sarı, “İnsanlık onurum zedelendi. Bambaşka bir strateji geliştirmedim, dosyanın içeriğini irdelemiyorum. Her şeyi açıklıyorum.” şeklinde devam etti.
09.15
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 6. GÜN
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 5. GÜNDE YAŞANANLAR
Yenidoğan çetesi davasının 5. gününde ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 acil hizmetlerinin dışına çıkarak bebeklerin hastaneye nakli ile ilgili savunma yaptı.
Kendini doktor olarak tanıttığını belirten Özdemir, Fırat Sarı’dan aylık 60 bin lira maaş ve hasta nakli başına 1.000 lira aldığını aktardı. 112 acil şoförü Özdemir’den sırayla itiraflar geldi.
Özdemir şöyle devam etti: “Kaya bebek riskli bir durumdaydı. 112 ona yer bulamadı saatlerce. Aile de umudunu yitirdi ve başka çare aramaya başladı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik’e durumu bildirdim ve o da kabul etti. O hastayı başka hastaneler kabul etmemişti.”
Mahkeme Başkanı’nın “‘Taburcu süresi azalıyorsa kazancımız düşer’ ifadesi için ne düşünüyorsun?” sorusuna karşılık Özdemir, “Bunu düşünmeden söylemiştim.” dedi.
“ANLAŞMALARİ HASTANELERLE YAPILDI”
Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hastalar sevk ettiğini, ayrıca Fırat Sarı’dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi’yle anlaşma yaptığını öne sürdü. Özdemir, “Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister.” açıklamasında bulundu.
Mahkeme Başkanı’nın “112 seni az çalıştırıyor olmalı ki bu kadar vaktin var?” sorusuna Özdemir, “Ben 112 çalışanıyım, bunu resmi olarak yapamam. Eğer o hastanelerde çalışmasaydım resmi işlerimi gerçekleştirebilirdim.” yanıtını verdi. “Bebek ölümü ile ilgili soruşturma açmak art niyetli mi? Eğer varsa ithamın, avukatın var. Şikayetçi olursun.” sorusuna karşılık Özdemir, “112’yi bilgilendirsek bebek alımında zorluk yaşarız.” şeklindeki sözlerini bu kadar uzun beklemekten dolayı söylediğini dile getirdi.
4 bebeğin ölümünden sorumlu tutulan doktor Dursun Eryılmaz ise bazı bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğu savunmasında bulundu. Suçlamaları hemşire dedikodusu olarak nitelendirdi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 4. GÜN YAŞANANLAR
Davada dördüncü duruşma geçtiğimiz perşembe günü yapıldı. Sanıklardan yeni itiraflar gündeme geldi.
Yenidoğan Çetesi davasında hastane yöneticisi sanık Serdar Yüksel, maddi sıkıntıdan dolayı bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını itiraf etti.
Yüksel, “Beni 112’den arayanlar veya ‘Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık’ diyerek arayanlar sayesinde hastaları kurtardım. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım.” açıklamasında bulundu.
Yüksel, bebekleri para karşılığı il dışındaki hastanelere gönderdiğini de belirtti.
ASİSTANDAN İTİRAFLAR
Çete lideri Fırat Sarı’nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan ise Sarı’nın evde bakım hizmetlerine yönelmeyi hedeflediğini belirtti. Arslan, bunun için kendisine vekalet verildiğini ve hemşirelere ücretlerin kendisi tarafından ödendiğini söyledi.
Arslan, “Motivasyon ücretleri düzgün anlatılmadı. Normal koşullarda 3 hasta bakmanız gerekirken, 5 hasta ile ilgilenmek zorundasınız. Bir süre sonra bu yük ağır gelir. Hastane yeterli ücreti ödemiyor. İşten ayrılmak istediğinizde Fırat Sarı bu parayı size ödüyordu.” dedi.
Arslan, savcının Fırat Sarı’yı kastederek, “Ayda 400 bin lira kazanan biri neden sizden para istiyordu?” sorusuna “Biz de anlam veremiyorduk. Yurt dışına gitmek istediğinde, ‘Beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin’ diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı.” şeklinde yanıtladı.
“BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM”
Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç’ın ifadesi, duruşmada sürpriz yarattı. Kılıç, belediye başkanı olmayı istediğini ve bu hedefler doğrultusunda eylem yaptığını ifade etti.
DAVANIN ÜÇÜNCÜ CELSESİNDE YAŞANANLAR
Son duruşmada sanık üç hemşireden çarpıcı itiraflar geldi.
Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı ile para transferlerini kabul ederek, bu paraların çalışanlara motivasyon sağlamak için dağıtıldığını öne sürdü.
Diğer bir sanık hemşire Çağla Durmuş, Fırat Sarı’nın hastaları maddi kazanç sağlamak amacıyla entübe gösterdiğini anlattı.
Hemşirelerden Damla Atak, 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığını itiraf etti. Ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaya bebeğin ölümüne dair “Çek fişini” ifadesi sorulduğunda Keykubad, olayın üzerine oyun oynandığını ileri sürerek bu ifadeye katılmadığını vurguladı.
Keykubad’ın ifadesinden sonra, Kaya bebeğin aile avukatı, “Müvekkilim kendi bebeğini bir bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında taşımıştır.” diyerek sanığın savunmasına karşı çıkış yaptı.
DAVANIN İKİNCİ GÜNÜNDE NE OLDU?
Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü, dikkat çekici itiraflarla geçti.
Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök, kaydedilen sözleri için, “Bu çirkin bir ifadeydi. Bebeğin kalbi sık sık durup yeniden canlandırıldığı için böyle konuşmak zorunda kaldım.” şeklinde ifade verdi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sorgulanan Gök, çetenin karanlık yönlerini açığa çıkardı.
“Sağlam bir bebeğin nakli mümkün değil. Çok uzun süre beklemeye maruz kaldığı için akciğerleri de bozulan bir durum alıyordu. Entübe edilip sevk edilmekteydi.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek nakillerinden para alıyordu. Fırat Sarı bana parayı göndermemi söyledi ve gönderdim. SGK’dan daha fazla para aldıkları için yatış süreleri uzatılmaktaydı.” itirafında bulundu.
Gök, “Epikrize yaptığı yardım dolayısıyla tüm hemşirelerin para alıyordu. Kimse yönetici için bedava bir şey yapmıyordu.” dedi.
“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”
Duruşmada bir Kurtlar Vadisi sahneli diyalog yaşandı. Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, bu repliği dizi karakterinin sözlerinden aldığını ifade etti.
“Hastaneler hastaları sadece bir eşya olarak görüyor ve para kazanmak için kullanıyorlardı.” diyen Korkmaz, “Bu şekilde düşünen insanların böyle bir davranışta bulunması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzeme tasarrufu yapıyorlardı. Bu durumu CİMER’e bildirdiğim.” şeklinde belirtti.
İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI
Hemşire Hüseyin Günerhan da davada dikkat çeken bir itirafta bulundu. Örgüt iddialarını reddeden ve suçu üstlenen Günerhan, “Biz, tedavi giderleri karşılamadıkları için fazla doz ilaçları biriktiriyorduk.” belirtti. Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını söyleyen Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta görev almaya başladım. Hiç kimseyi korumak amacıyla konuşmayacağım, yalnızca doğruyu söyleyeceğim.” dedi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?
Türkiye’nin dikkatli gözleri üzerinde toplayan Yenidoğan Çetesi soruşturmasında, duruşma pazartesi günü başladı.
Adliyedeki yoğunluk ve gerginlikler dolayısıyla geç başlayan ilk duruşmanın açılışında kimlik tespitleri yapıldı.
1,399 sayfadan oluşan iddianamede çetenin lideri olarak gösterilen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve 112 merkezindeki elemanları, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de salonda yer aldılar.
Fırat Sarı, kimlik tespitinde aylık kazancının 400 bin lira olduğunu beyan etti.
Çorlu’da tutuklu olan sanıklar, video konferans aracılığıyla kimliklerini açıklandı.
MÜFETTİŞ RAPORUNDAKİ ŞOK EDEN DETAY
Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda, bazı bebeklere pasif ötenazi uygulandığı, yani tedavi yönteminin uygulanmadığı ve ölüme terk edildikleri belirlendi.
Bir hemşirenin yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine, doktorun “canlandırmaya gerek yok” demesi kaydedildi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA KİM NEYLE SUÇLANIYOR?
Çete üyeleri, bebeklerin hastaneden taburcu olabilecekleri gibi durumlarda bile sahte raporlarla, gereksiz ilaç rutinleri uygulayarak yoğun bakımda tutulmalarını sağladıkları anlaşılmıştır.
Çocuklar, şebekenin anlaşmalı olduğu özel sağlık kuruluşlarına gönderilmekteydi.
Ne nefes desteği ne de diğer tedavi yöntemleri… Bebekler çetenin belirlediği süre boyunca hayatta tutulmaktaydı.
Bu süreçte, İstanbul’da 9 ve Tekirdağ’da 1 özel hastane kapatılmıştır.
Yenidoğan çetesi ile ilgili en güncel bilgiler ve detaylarla ilgili en son bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Kilis Eğitim
“`